"TÜRK DÜNYASI BİR BÜTÜNDÜR"
   
 
  Başbuğumdan




BAŞBUĞUMDAN ÜLKÜCÜLÜK TANIMI




Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda…

Ülkücü; İçi alev alev İslam kokan, dışı pırıl pırıl Türklük parlayan, içi dışına hâkim, dışı içine köle alperenlerdir…

Yüce Mevlam canlıları 3 kısma ayırmıştır: Bitkiler, hayvanlar ve insanlar.

Bu canlılardan bitkiler ve hayvanlar yaratıcılarını zikrederken insanlara da hizmet edebilmek için yılmadan yıkılmadan dünden bugüne gelmiş bu günden de yarına gidecek. Onların cennet cehennem diye bir derdi ve telaşesi yok. Kurulmuş ayarlanmış eksiksiz görevlerini yerine getirmektedir. Ne kara ne tufana ne sıcağa aldırmadan rutin işlerini yapmaktalar. Bu canlıların da kendine özgü bakış açıları ve dilleri var. Bir birlerini anlaya biliyor bir birlerine sahip olabiliyorlar.

İnsanoğlu kendi iç dünyasında bir çatışma içerisinde, nereye gittiğinin farkına varmadan bir sağa bir sola yalpalayıp durmakta.

Her adım, bir fikir madeninin üzerinde oturtulmuş, kolaycılığa kaçmakta iç ve dış düşmanların kumanda ettiği bir maymun haline gelmiş, ipler onların ellerinde Hacivat ile Karagöz gibi oynatmakta… Diline, dinine, milletine küfreder durumda… Dizilerimiz de, filmlerimiz de skeçlerimiz de hep böyle olmuş ve böyle de olmaya devam etmekte… Hedeflenen gençlik pornografik, uyuşturucu müptelası, kapkaççı, kaçakçı ve kolay kazanç sağlayacak yolların yolcuları olmuş, fakat bunun bir sonu olduğunu, bu hayasız gidişe bir dur demenin zamanı gelmiştir artık.

Toplumların kendine özgü bir yapısı vardır, bu yapıya anane, töre, kural denmektedir. Törelerine uyan ve kim olduğunun farkına varan milletlerin kurmuş olduğu devletler uzun süre hayatlarını idame ettirmişlerdir ve devam ettirmekteler, bizler de kuralların, törelerin, ananevi yapının elemanları olarak kendimize sahip çıkmalıyız. Sahip çıkma duygusundaki milli duruşumuz, ülkücü, milliyetçi muhafazakâr ve toplumcu imzaların sahibi oluşumuz, çeşitli yükümlülükler getiriyor ve Rasulullah Efendimizin “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” hadisini örnek almamız gerektiğini gösteriyor.

Bir zamanlar sanal âlemde tanıştığım muhterem bir arkadaşımın güzel düşüncelerinden yararlanırken, millet ve ülkücülük kavramları ortaya atıldı, tabiî ki ben ülkücü olmakla gurur duyan bir Türk neferi olarak görüşlerimi sıraladım. Lakin ne hikmetse benim o değer verdiğim insan bu görüş ve düşünceye karşı çok sinirli ve çok alerjik davrandı. Belki kendi açısından haklı ve karşı tavır sergilemiştir. Bu duruşu beni çok üzdü ve derinden yaraladı. O insanı bu kadar ülkücülere ve milliyetçiliğe düşman eden neydi acaba? Vatan haini desem değil, dış güçlerden beslenen bir ihanet şebekesinin grup üyesi olsa o da değil, neydi acaba? Kendisine sordum, anlatmaya başladı: İki üniversite bitirmiş ve bir de kitabı bulunan bu kişi üniversitedeki biz olmayan bizi görmüş bu hastalıklı beyinlerin ülkücü milliyetçi olduğunu zannetmişti. Ve kafasında ülkücü yapıyı oluşturmuş ve ona göre değer vermişti ama üniversitede ülkücü insanımızın ülkücü kurallara göre hareket ettiğini görse Türk’ün örfünü, İslam’ın ahlakını aldığını ve ülkücü gibi yaşadığını bilse idi acaba öylemi düşünürdü. Hayır.

Ülkücüyüm diyen insanlarımızdan temennim Ülkücü fikrin, merkez olduğunu kavramaları bu merkezin bir kolunun Resuller resulü Hazreti Muhammet Mustafa (S.A.V) Efendimize ve getirdiği Hazreti Kur’an-ı Kerim’e dayandığını bilmeli ve İslam’ın emrettikleri ile amel edip kurallara uymasıdır, diğer yandan Türk’ün örfünü öğrenmeli kavramalı ve o şekilde hayatına idame ettirmeli. Çünkü davamız TÜRK-İSLAM davası, eğer biz buna inanarak yaşamaz isek bizi bilmeyenler bizi gördükleri gibi tanırlar o zaman bize itibar edilmez ve bizi değer olarak görmezler. Bu düşünce ve inanç belki nefsimize ağır gelebilir ama Resulüm “Biz küçük savaştan çıktık büyük savaşa gidiyoruz” dediğinde, sahabeleri “Ya Rasulullah bundan daha büyük savaş mı olur” demişler, fakat âlemlere güneş olarak gönderilen Gönüller Sultanı ise “Evet nefsimizle savaş” demiş. Bizler gönülleri kazanacaksak önce kendimizi kazanmalıyız, kendimizi kazanabilmemiz için de hamlıktan kurtulmak adına pişeceğiz. Pişmek öyle lafla olacak bir kavram olmamalı, öğrendiklerimizi hayatımıza idame ettirmeliyiz.

Üniversitedeki insanından dağdaki çobanına kadar, sokaktaki çocuktan evdeki kadınımıza kadar;

Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda…

Ülkücü; İçi alev alev İslam kokan, dışı pırıl pırıl Türklük parlayan, içi dışına hâkim, dışı içine köle alperenlerdir…

Sözüne güvenilen yanlış hareketlerde bulunmayan…

Ciddiyetini muhafaza eden insanları hafife almayan…

Kendine ve karşısındakine saygılı davranan…

İnsan münasebetlerinde millete ve insanlara hizmet eden, büyüğe saygılı küçüğe şefkatli davranan…

Ağırbaşlı, onurlu, çok konuşmayan, hedefe sabitleşmiş, olaylar karşısında soğukkanlı ve çabuk sinirlenmeyen…

Cesur, ahlaklı, azimli, sözüne ve vazifesine güven duyulan…

Dertlilerle dertleşen, hastalarla ilgilenen…

Vatanına, bayrağına sahip…

Giyimine kuşamına dikkat eden…

Kimsesizlerin kimsesi olan alperenler denmeli.

Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda; Türk insanının örneği, İslam’ın fazileti bu milletin kurtarıcısıdır, makine yapan makinelerin mucididir, iktisadi yapının kurucusu idari yapının yöneticisidir, gelişmekte olan dünyanın önderi, Kızılelma ideali ile idealleşen alperendir, denmeli…

Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda; Vatanına, bayrağına, toprağına taşına âşık, hür yaşamasını seven, azimli, kararlı, çalışkan alperen denmeli

Kadına saygılı, annesine, babasına ve aile efradına sevgili insan denmeli…

Dilini güzel konuşan, İslam tarihini, Türk tarihini, komşularını ve dünyayı tanıyan alperenler denmeli…

İdare de adaletli davranan sorumluluk sahibi alperenler denmeli…

Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda; kendi ayakları üzerinde durabilen ve yeni dünya düzeninde Washington, Londra ya da Brüksel değil, kendi kararlarını kendisi verebilen idealist alperenler denmeli…

Ülkücü Kimdir Diye Sorulduğunda, Hazar petrolü ile Doğu Akdeniz bağlantısında Kafkas politikalarına, yeni dünya düzeninde dünyanın yeniden paylaşılmaya başlandığı şu dönemde adaletsizliğe, çirkefliğe ve sömürüye bir son diyebilecek azimli kararlı alperenler denmeli…

Türk milliyetçisi, Ülkücü gençlik işte senin haritan… Bu tesadüfî bir harita değil sahip çıkmalısın. Sahip çıkmazsan sadece alay konusu olursun, kimse seni değer olarak görmez, kendi içinde kaybolur gidersin. Seni ve milletini başkaları yönetir…

Ben sana ve düşünce yapına inanıyorum ama benim dışımdakilerin de inanmasını istiyorum…

Kısacası bozkurt kardeşim; Bir Bozkurt, Bir Ülkücü sorumluluk sahibi olarak her hareketi, davranışı, oturması, kalkması, konuşması, yaşantısı ve alış-verişi ile Ülkücü hareketin görüntüsü, Türk Milliyetçiliğinin propagandası olacaktır.

Manadan uzaklaşmış, maddenin savaşında acımasızca davranan şu garip günümüz dünyasında bunlar zor işler. Çünkü nefsimiz ve şeytan bizlerle oynuyor, biz ise bunlara alet oluyoruz. Sen istersen bu çileli yolda pişersin, atalarından aldığın örnekle “Ben nurumu tamamlayacağım” diyen ayetteki o nuru tamamlayacak asker olma adımını atmış olursun ve Alp-Eren olursun kardeşim…

Sayın okuyucularım; Alperen Özkan kardeşimizden gelen şu muhteşem şiiri yazımın sonunda sizlerle paylaşmak istiyorum. 12 Eylül yıllarındaki o fırtınalı günleri bana hatırlattı, geçmişin heyecanı sanki geleceğimin oksijeni oldu.

Alperen Özkan kardeşimize o mübarek günlerin muhteşem duygusunu bizlere yaşattığı için teşekkür ediyorum. Kardeşim Alperen sizler doğumunuzdan önceki mücadele yıllarımızı hatırladığınız müddetçe ölmez bu hareket ölmez bu dava...


www.etikhaber.com
 
AHMET YILMAZ ---REİS
 
esma ül hüsna
 
www.benguturk.com
 
www.benguturk.com
 
 
Bugün 2 ziyaretçi burdaydı!
Türkçülük, büyük Türkelinde, Türk ırkının kayıtsız şartsız hakimiyeti ve bağımsızlığı ile Türklüğün her yönden bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol